27 Eylül 2017 Çarşamba

SOĞUK HAVALARDA BAĞIŞIKLIĞINIZ ZAYIFLAMASIN




Geçtiğimiz hafta itibari ile Bursa soğuğun etkisinde. Tabiî ki kendinizi soğuktan korumaya çalışacaksınız ama vücudunuzu soğuk ile savaşmaya muhteşem şekilde hazırlamalısınız. Günlük olarak yediklerinize dikkat ederek işe başlayın. Sağlam bir bağışıklık sisteminin temelleri yediklerinizde gizli.
Kış diyetlerimde bal ve pekmez gibi doğal şekerleri sıklıkla kullanırım. Fazla değil 1 tatlı kaşığı bal tüketmek doğal yollarla bağışıklığınızı güçlendirmenin en kolay yolu. Eğer kansızlığınız varsa bunu pekmez olarak tercih edebilirsiniz.
C vitamini tam bir savaşçı. Bağışıklığınıza çok iyi gelecek. Günlük olara 2-3 porsiyon narenciye veya kış meyvesi tüketmeye çalışın. Özellikle greyfurt, mandalina, portakal ve nar vücudunuzu kışa hazırlamak için birebir.
Daha önceki haftalarda da bahsettiğim gibi balık olmazsa olmazımız. Özellikle çocuklarda ve yaşlılarda omega-3 yani balık yağı bağışıklığı güçlendiriyor. Haftada mutlaka 2 porsiyon balık tüketin. Balığınızı ızgara yapmayı unutmayın.
Yağlı tohumlar yani çerezler mineral ve antioksidanlar açısından çok zengin. Kışın özellikle yer fıstığı, badem ve fındık tüketin. Kavrulmamış çerez tercih ederseniz daha çok antioksidan almış olursunuz. Günlük 1 avuç çerez bağışıklığınıza iyi gelecek.
İşte en muhteşem içecek:Kefir. Daha sonra sizlere kefiri özel olarak anlatan bir yazı hazırlayacağım. Bağışıklık sistemini anlatan bir yazıda bu müthiş Kafkas içeceğine değinmeden geçmek olmaz. Bir bardağının içinde yüzlerce  probiyotik yani sağlığımıza faydalı canlı bakteriler var.  Bu bakteriler bağışıklığımızı kuvvetlendirmek için birebir. Çocuklarınızın gece uyumadan önce içtiği sütleri kefir olarak değiştirin ve gözlemleyin. Bakalım hastalıklar kapınızı bu kış çalacak mı.
Eğer çok düzensiz beslenen biri iseniz mutlaka dışarıdan ek takviye alın. Özellikle çinko, beta-glukan ve C vitamini içeren takviyeler bağışıklık sisteminizi destekleyecektir.
Yedikleriniz ilacınız olsun, bu kış hastalıksız geçsin. İyi haftalar dilerim
 Gribe Yakalanmamak İçin Dikkat Etmemiz Gereken Hususlar 

  • Sabun ve su ile ellerinizi sık sık yıkayınız.
  • Bulaşma yollarından olan ağız, burun ve gözlere kirli ellerle temas etmekten kaçınınız.
  • Yüzeyleri sık sık temizleyiniz.
  • Yeterli ve dengeli besleniniz.
  • Hasta kişiler ile yakın temastan kaçınınız. Kapalı ve kalabalık ortamları sık sık havalandırınız.
  • Herhangi bir risk grubunda iseniz grip aşısı yaptırınız.

22 Eylül 2017 Cuma

BALIK YİYELİM




Üç tarafı denizlerle kaplı cennet gibi bir ülkemiz var.  Kıyı şeridimiz 8,333km ,akarsu uzunluklarımız ise 177,714 km. Yazılan raporlara göre bu neredeyse  Türkiye’deki tarım alanlarına eşit bir miktar. Tonlarca balık üretiyoruz, balık ihraç ediyoruz. Amma velakin biz bu balıkları yemiyoruz.  Önceki yıllarda Deniz Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin yaptığı çalışmalarda ne kadar az balık yediğimize bir kere daha dikkat çekilmiş. Dünyada kişi başı yıllık 16,4kg balık tüketimi olurken Türkiye’de sadece 8kg olduğu tespit edilmiş. Yani bu cennet ülkenin nimetlerinden faydalanamıyoruz.
Balığın ne işe yaradığını biraz daha yakından öğrenmek belki balık tüketimini artırmamızda faydalı olabilir.
Balıklar son derece yüksek ve kaliteli protein içeriğine sahipler. Gün içinde 1 porsiyon balık yemek hayvansal kaynaklı protein ihtiyacının nerdeyse tamamını karşılayabiliyor. Ayrıca balığın yağı çok kıymetli. Kullanılabilir omega-3 kalp-damar sağlığını koruyor. Damar sertleşmesine ve damar tıkanıklığına iyi geliyor. Cildi, gözleri, eklemleri, organlarımız etrafındaki dokuları, zihnimizi koruyor. Balık tüketimi hafızayı güçlendiriyor. Bağışıklık sistemimizi kuvvetlendiriyor. Enfeksiyonel hastalıklara yakalanma riskimizi düşürüyor. Ayrıca balık,  A ve K vitamini, iyot, fosfor ve çinko açısından zengin bir besin.
BALIKLARDAN MAKSİMUM FAYDA SAĞLAMAK İÇİN KIZARTMADAN TÜKETİN. En sağlıklı balık pişirme yöntemi buğulama, ızgara veya fırında pişirmektir. Eğer balığınızı kızgın yağın içine atarsanız balık yağını yakarsınız. Yani omega-3 alımınız azalır. Dolayısı ile balığınızın nasıl piştiği de son derece önemli.
Sonbahar tam balık tüketme mevsimi.  Kasım ayı boyunca palamut, karagöz, barbun, dil balığı mevsimi. Kasım ayının sonuna doğru, yani havalar soğuyunca en sevilen balık olan hamsi mevsimi başlıyor. Soğuk gören hamsiler yağlanıyor, lezzetleniyor. Tam ızgara yapılacak kıvama geliyor.
Balık mevsimi sona erince de çiftlik balıkları devreye giriyor. Çipura ve levreği her markette bulmanız mümkün.

Eğer sizde balığı az tüketenlerdenseniz bu yazıdan sonra bir daha gözden geçirmenizde fayda var. En azından haftada1 defa evinizde balık pişsin, çocuklarınız balık ile tanışsın. Sağlıklı ve bol balıklı haftalar dilerim.
DYT. BAŞAK KEFELİ

12 Eylül 2017 Salı

KADINLARIN KANAYAN YARASI: KANSIZLIK




Anemi kadınların arasında görülme sıklığı en yüksek olan rahatsızlıklardan biri. Yapılan çalışmalar kadınların yarısında kansızlık ve kansız kalma riski olduğunu gösteriyor. Bunun sebebi olarak da demir kaynaklarının yetersiz tüketilmesi, fazla çay ve kahve tüketilmesi, aylık regli kanamalarının fazla olması yer alıyor. 

Kansızlık genel beden sağlığını bozan bir rahatsızlıktır. Biz oksijen ile yaşayan canlılarız. Kanımızda da oksijeni hücrelerimize taşıyan madde demir. Yani demir eksikliği ile beraber kansızlık  yaşadığımızda hücrelerimiz yeterince oksijenlenemiyor.   geliyor. Tempolu yürüyüş yapamıyor, tempolu bir şekilde merdiven çıkmayı başaramıyoruz. İşte kansızlığın hayatımızı etkileyen görünür yüzü bu şekilde oluyor. Görünmeyen yüzünde ise hücre ve organ yaşlanması yer alıyor. Hayatımızı bu kadar çok etkileyen demir eksikliği kansızlığının ise tedavisinde besinler ve düzenli beslenme son derece önemli bir rol oynuyor.
Hücrelerimiz daha hızlı yaşlanıyor. Dolayısı ise daha fazla halsizlik, isteksizlik, çabuk yorulma yaşıyoruz. Hızlı düşünemiyoruz. Saçlarımız dökülüyor, tırnaklarımız kırılıyor. Daha çabuk uykumuz
En zengin demir kaynakları hayvansal kaynaklı gıdalarda bulunuyor. Özellikle karaciğer, dalak, yürek gibi organ etlerinin demir içerikleri oldukça yüksektir. Yoğun kansızlık yaşayan kişilere bu etleri haftada 1 defa mutlaka tüketmesini tavsiye ediyorum. Ayrıca kırmızı et de çok iyi bir demir kaynağıdır. Yapılan bütün sebze yemeklerine biraz kıyma veya kuşbaşı etini karıştırmak önemli. Haftada 1-2 defa parça et tüketmek gerekiyor. Et tüketirken demirin emilimini artırmak için yanında bol limonlu salata yemek gerekiyor. Etin yanında taze sıkılmış meyve suyu içmek veya 1 adet meyve yemek de bu ihtiyacı karşılıyor.
Bitkisel kaynaklı gıdalarda da demir bulunuyor. Yeşil mercimek, ıspanak, üzüm gibi besinlerde de demir bulunuyor ancak bu besinlerdeki demiri vücudumuz çok iyi bir şekilde ememiyor. Dolayısı ile kansızlık tedavisinde öne çıkan besinler bitkisel besinler değildir.
Fazla süt ürünü tüketmek kansız bırakabiliyor. Günde ortalama 500-600ml süt ürünü genel olarak yeterlidir. Bu miktarın üzerine çıktığımızda kansız kalma riskimiz artıyor.
Ayrıca tahlil yaptırdığınızda demir seviyeniz oldukça alt sınırlarda çıktıysa ve hekiminiz size demir ihtiva eden kan hapları önerdiyse lütfen bu hapları kullanmayı reddetmeyiniz. Çünkü belli bir seviyenin altına düşen demir seviyesi tek başına gıdalar ile yeterince yükseltilemiyor. Ancak kısa süreli ilaç tedavisinin ardından doğru beslenme ile kansızlık tedavi edilebiliyor.
Son olarak şunu da eklemeliyim; bütün kan tedavilerine ve doğru beslenme kurallarına uymanıza rağmen kansızlığınız tedavi olmuyor ise daha detaylı bir tarama yaptırmalısınız. Çünkü kansızlığınız sizin hiç fark etmediğiniz bir vücut kanamasından veya tümörlü bir hücre üretmenizden dolayı da gerçekleşiyor olabilir. Yapılacak endoskopi,kolonoskopi sonrasında hekiminizin yönlendirmesine göre tedavinizi devam ettirmelisiniz.
Sağlıklı geçirilecek güzel günler görmek dileği ile.
Dyt.Başak Kefeli