29 Aralık 2014 Pazartesi

YENİ YILA GÜZEL UYANMAK İÇİN;




Güne kesinlikle bol sıvı ile başlayın. Belki uyanır uyanmaz kendinize 1 fincan sıcak bir yeşil çay demlersiniz. Belki iri bir bardak su içersiniz. Ama kesinlikle gecenin enerjisini ve ödemini atabilmek için 1 ocakta yanınızdan suyunuzu ayırmayın.
Sıvınızı aldıktan yaklaşık 1 saat sonra kendinize güzel bir kahvaltı hazırlayın. En önde 1 tabak dolusu yeşilliğiniz ve sebzeleriniz olsun. Sofrada 1 adet mutlaka meyveniz olsun. Güne c vitamini ile başlamak metabolizmanızı hızlandıracak. Ayrıca yeşillikler en güzel ödem sökücülerdir.  Üzerine limon sıkılmış güzel bir yeşil tabak hazırlayın. 


Omlet, menemen veya yumurta krep gibi mutlaka sizi tok tutucu bir protein kaynağı tüketin.  
1 ocak günü çok sık beslenmeyin. Gün içinde 1-2 ara öğün yapmak yetecektir. Hatta güne geç başlayanlardansanız kahvaltı+akşam+2 ara öğün fazlası ile yeteri olacaktır. 

Ara öğünlerinizi mutlaka c vitamini yüksek taze meyveler olarak tercih edin. Mandalina, portakal, nar, greyfurt, ananas veya kivi gibi bir meyve olabilir. 

Akşam yemeğinizi hafif geçirin.  Unutmayın yıl başı gecesi telafi edilecek.1 tabak dolusu zeytinyağlı sebze yemeği ve 1 kase yoğurt, yanına mutlaka 1 dilim esmer ekmek ile birlikte hafif ama doyurucu, kalorisi düşük bir akşam yemeği ile günü bitirin. 

ISIRGAN ÇAYI : GÜÇLÜ BİR ÖDEM SÖKÜCÜ
1 ocakta kendinizi geceden kalma şiş ve ödemli hissediyorsanız ısırgan çayını mutlaka deneyin. Maksimum 2 fincan içebileceğinizi de unutmayın.

YENİ YIL YÜRÜYÜŞ YILI OLSUN!
Haftanın ortasında mis gibi bir tatil günü bulmuşuz, asla yürümeden olmaz. Eşinizi, çocuğunuzu, arkadaşlarınızı alın ve yürüyün. Bir gece önce aldığınız fazla kalorileri yakın ve yeni yıla doğa yürüyüşü yaparak, huzurla başlayın. Biliyor musunuz, yürüyüş seratonin yani mutluluk hormonunu artırıyor. Bu sayede daha fit ve daha mutlu bir başlangıç yapmış oluruz.

Kötü günler 2014’te kalsın, 2015 güzellikleri ile gelsin. Herkese mutlu bir yıl diliyorum…

25 Aralık 2014 Perşembe

YENİ YIL SİZE SAĞLIK GETİRSİN



Benim 2015 yılı için hedefim 2014 yılında yapmak isteyip de yapamadıklarımı gerçekleştirmek. Sizin planınız nedir?
Spor yapmak istiyorsunuz ama yoğunluğunuzdan fırsatınız kalmıyorsa kendinize büyük bir söz verin. 2015 yılında en azından haftada 1-2 gün spor yapmaya çalışın. Spor derken salonlara tıkılıp kalmayı sevenlerden değilseniz yollar sizin. Çıkın yürüyün. İşe giderken yürüyün, işten dönerken yürüyün, arkadaşınızı beklerken yürüyün, markete, pazara giderken yürüyün. Kısacası kendinize yürümek için bahaneler oluşturun. 

Uzun zamandır sağlığınızı ihmal edip doktor kapısından geçmeyeli epey zaman olduysa, 2015’te öncelikle iyi bir hekim ile görüşün. A’dan Z’ye tahlillerinizi yaptırın. Özellikle kadınlar için 40 yaş sonrası mamografi, simir testi ve kemik erimesi ölçüm testleri son derece önemli. Bunları 2014 yılında yaptırmadıysanız 2015’teki görevlerinize ekleyin. Diş kontrolünüzü, idrar testinizi, detaylı kan taramalarınızı yaptırın. Unutmayın bizi korkutan hastalık değil, var olan hastalığın geç teşhis edilmesidir. 

Eğer kilolarınız ile başınız dertteyse, uzun zamandır da veremiyorsanız 2015 sizin için zayıflama yılı olsun. Ocak ayı itibari ile diyetisyeninizin kapısını çalın ve 2015 için hedefinizi belirleyin. Zayıflayabilmek için önemli olan karar vermek ve adım atmaktır. Siz adımınızı atın gerisini düşünmeyin. 

Susuz geçmiş bir 2014 yılınız varsa 2015 sizin için su içme yılı olsun. Öncelikle kendinize güzel sürahi ve güzel bir bardak hediye edin. Masanızın üzerine yerleştirin. Gün içinde 2lt. su içmeye gayret edin. 

Balıksız geçmiş bir 2014 yılınız varsa 2015 sizin için omega-3 yılı olsun. Her hafta 1 kere mutlaka balık tüketin. Bu sayede yıllar ileri doğru ilerlerken siz yerinizde sayabilir, daha genç kalabilirsiniz.

Her zaman dediğim gibi beden sağlığı ile ruh sağlığı birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Ruhunuzu beslemeden bedeninizi besleyemezsiniz. Dolayısı ile 2015 dost yılı, arkadaş yılı, ruhu besleme yılı olsun. Kendinize sosyal olarak mutlaka zaman ayırın. Size iyi gelen yerlerde, size iyi gelen insanlarla birlikte olun. 

Kısacası yeni yıl size sağlık getirsin, afiyet getirsin, huzur getirsin. Mutlu yıllar 

15 Aralık 2014 Pazartesi

DİYETİNİZDE SEBZE ÇORBASINA YER VERİN


Benim diyetlerimin olmazsa olmazı çorbadır. Hemen hemen her diyetime 1 dilim ekmek muadili olarak çorba eklerim. Özellikle kış döneminde sebze ve tahıl çorbalarını çok severim.
Diyete çorba ekleyebilmek için yapılışında bazı hususlara dikkat etmemiz gerekir. Çok unu, bol malzemeli, etli, tavuklu veya fazla kremalı yağlı çorbalar benim diyetlerim için uygun değil. Şimdi diyorsunuz ki yağsız unsuz çorba mı olur? Olur hem de o kadar güzel olur ki.
Bazı diyet listelerinde hep eleştirdiğim konu menülerin lezzetsiz oluşudur. Ben prensip olarak lezzetsiz olan şeylerin zorla yenilmesine karşıyım. Yani siz brokoliden nefret ediyorsanız illaki diyetinizde brokoli haşlaması olmak zorunda değildir. Diyet sürdürülebilir,uzun soluklu olsun isterseniz mutlaka o diyetin lezzet taşıması gerekir. Bu menüdeki bütün yemekler için geçerlidir tabi ki çorbalar için de.
Benimde evimde çok sıklıkla yaptığım birkaç vazgeçilmez lezzetli çorbam var. Bunları diyet yapanlarla paylaşmak istedim. Hem kalorileri oldukça düşük, hem içlerinde un ya yok yada oldukça az miktarda mevcut. Koca bir tencere yapıyorsunuz ve içinden sadece 1 dolu kase içiyorsunuz yani oldukça düşük kalorili oluyorlar. Neyse fazla uzatmayalım tariflerim şu şekilde;

SÜTLÜ BROKOLİ ÇORBASI
1 iri baş brokoli
1 dolu yemek kaşığı pirinç veya bulgur
1 dolu yemek kaşığı kırmızı mercimek
2 su bardağı su
Brokoliyi minik minik kesin ve bütün malzemeleri iyice yumuşayana kadar  kapağı kapalı bir çelik tencerede haşlayın. Suyunu fazla koymayın ki çorbanız fazla sulu olmasın. Çünkü çorbamıza un eklemeyeceğiz. Malzemeleriniz pişince blenderdan geçirin. Kıvamlı bir yapıda olacak. Yaklaşık 1 su bardağı kadar da üzerine süt ilave edin ve kısık ateşte özdeşleşmesi için biraz pişirin. Eğer kıvamı koyu olursa biraz daha süt ekleyerek seyreltebilirsiniz. Tuzunu da ekledikten sonra 1 dolu kase içebilirsiniz. 

MANTAR ÇORBASI

1 paket yani yarım kilo mantar
1 kaşık tereyağı
1 su bardağı kadar yoğurt
2 kaşık yulaf kepeği
1 yumurta
Bolca bir tutam maydanoz
Karabiber

Mantarları incecik doğrayın. Çelik tencerede 1 kaşık tereyağı ile kısık ateşte bırakın. Tencerenin kapağını kapatın. Mantarlar 1-2 dakika içinde mis gibi suyunu salacak. Tereyağı ile biraz pişicek. Kenarda ayrı bir kapta yoğurt, yumurta ve yulaf kepeğini çırpın. Bu karışıma 1 çay bardağı kadar sıcak suyu yavaş yavaş ekleyin. Mantarlarınızın piştiğinden emin olduğunuzda yoğurtlu karışımı tencereye ilave edin. Kısık ateşte karıştırarak özdeşleştirin. Ocağı kapattıktan sonra tencerenin içine karabiber ve ince kıyılmış maydanozlarınızı ilave edin. Koca bir tencere çorbadan 1 kase dolusu çorba ayırın ve afiyetle için. 


Diyet Çorbalar ile ilgili diğer tarifleri de okumak için TIKLAYINIZ.

10 Aralık 2014 Çarşamba

YEŞİLLERİN KRALİÇESİ: ISPANAK





·         Zeytinyağlı havuçlu ıspanak
·         Yoğurdun içinde borani olarak ıspanak
·         Börek harcı olarak ıspanak
·         Ispanaklı omlet
·         Yeşil salatada çiğ ıspanak
·         Yeşil çorbalarda ıspanak
·         Ispanaklı kek 
       Ispanak püresi
       Ispanaklı mücver 

Acaba ıspanağı kullanma şekli olarak yazmayı unuttuğum var mı? Bunu bilemem ama ıspanak mevsiminde asla ıspanaksız sofra olmaz bunu iyi biliyorum.  İnanılmaz faydalı bir sebze.   Öncelikle zengin bir folik asit kaynağı olduğunu söyleyebilirim. Tam bir hamilelik dostu besindir. Ayrıca içinde göz sağlığı için çok önemli olan luteini bolca barındırıyor. Kalp damar sağlığı için oldukça önemli. Hem çiğ olarak hem de pişmiş olarak tüketebilirsiniz. Alerjen değildir. Bu sebeple bebeklerinizin bile beslenmesinde rahatlıkla bulunabilir. Yaşlanma karşıtı madde olarak bilinen KoenzimQ10 içerir. Bu madde damarlarınıza organlarınıza ve cildinize çok faydalıdır. Aynı zamanda bitkisel omega-3 kaynağıdır.
Sadece midesinde sıkıntısı olan hastalarımı uyarıyorum. Mide sorunlarınıza özellikle çiğ hali iyi gelmeyebilir. Ürik asidiniz de yüksekse ıspanak tüketiminiz haftada 1 defa da kalsın.

BOL ISPANAKLI BİR AY OLSUN

9 Aralık 2014 Salı

HÜRRİYET AİLEDE ÇIKAN YAZIMIZ: SEBZE VE MEYVELERDEKİ HORMONLAR






EN ÇOK DOMATES, ELMA VE PATATESTE HORMON KULLANILIYOR
SEBZE VE MEYVELERİN HORMONLU OLUP OLMADIĞINI ANLAMANIN YOLU VAR MI?




05.12.2014
 Sebze ve meyve olmadan sağlıklı bir beslenme düzeni düşünülemez. Günde ortalama 5 porsiyon meyve ve sebze tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Başak Kefeli, sebze ve meyvelerin hormonlu olup olmadığını anlamanın yollarını anlattı.
Tarım ürünlerinde kullanılan hormonu ayırt etmek aslında son derece zordur. Belli başlı spesifik belirtiler dışında oldukça düzgün görünen bir sebze ve meyveden de fazla hormon alınabilir. Aslında meyve ve sebze üreticilerinin üretim esnasında ne kadar hormon ve gıda tarım ilacı kullanabilecekleri gıda mevzuatında bellidir. Ancak denetlenemeyen bölgelerde bilinçsizlikten dolayı bu ilaçların ve hormonların kullanımı aşırıya kaçabilmektedir.
Türkiye’de geçtiğimiz yıllarda Tarımsal Kalkınma Vakfı ‘Gıda Tüketicisini Koruma ve Bilinçlendirme Projesi’ yapmıştır. Bu proje kapsamında hormonlu gıdaları nasıl tespit edebileceğimiz son derece açık bir şekilde anlatılmıştır. Türkiye’de üretiminde yoğun olarak hormon kullanıldığı bilinen başlıca sebze meyveler şunlardır; domates, salatalık, patlıcan, kabak, patates, çekirdeksiz üzüm, elma, kavun ve karpuz.


Mevsiminde olmadığımız meyve ve sebzeleri tüketmeyin!
Hormonsuz gıdaya ulaşmak veya ayırt edebilmek için ise tüketicilere belli başlı önerilerde bulunuyorum. En çok dikkat edilmesini istediğim husus mevsiminde olan meyve ve sebzeyi tüketmeleridir. Çünkü seralarda yetiştirilen meyve ve sebzelerin, mevsiminde yetişenlere göre hormona ihtiyaçları daha fazla oluyor. Dolayısı ile kış mevsiminde domates veya patlıcan yemelerini önermiyorum. Her mevsimin kendine özgü sebze ve meyvesi var. Sağlıklı beslenmede işe öncelikle mevsim ürünlerini seçerek başlamalısınız. Tahıl ürünlerinde hormonlar daha fazla verim almak, besinlerin hızlı gelişmelerini sağlamak amacı ile kullanılmaktadır. Ancak yine de bu durumdan bilinçli olarak kendinizi savunabilir, hormonlu besinleri tespit ederek tüketiminden uzak durabilirsiniz.
Şekli, tadı ve kokusu ele veriyor
Bir üründe fazla hormon kullanıldığını anlamanın en kolay yolu şekil, tat ve kokusuna bakmaktır. Meyvenin gereğinden çok büyük ve şekilsiz olması hormon kullanıldığının belirtisi olabilir. Aynı zamanda ikiz meyveler, birbirine yapışık duran ve şekli çok bozuk olanlar da hormonlu olabilir. Meyveyi veya sebzeyi kestiğiniz zaman çekirdeklerinin gereğinden çok olması veya çekirdekleri olması gerekirken olmaması da önemli bir belirtidir. Özellikle domatesi dik olarak kestiğinizde içinde sert beyaz yapının olması ve çekirdeklerinin boşlukta durması da hormon kullanıldığının belirtisi olabilir. Patatesin içinin yer yer karartılı olması, kestiğiniz zaman kokmaması şüphe yaratmalıdır. Özellikle karpuzun süngerimsi yapısının fazla olması ve kokmaması da normal değildir. Salatalığın ve kabağın tatlarının kaçık olması aşılama, fazla hormonlama veya farklı bir tohum kullanılarak üretildiği anlamına gelebilir. Meyveler ve sebzeler kendilerine has tadı ve kokuyu vermelidir. Tadı ve kokusu olmayan sebze ve meyveleri tercih etmeyiniz. Ayrıca mevsiminde olan meyve ve sebzeyi seçmek size, hormonlu besinlerden uzak durmanıza en çok yardımcı olacak şeydir.