28 Kasım 2014 Cuma

TAVUK ETİ Mİ KIRMIZI ET Mİ?


Yakın zamandan beri haftalık olarak çıkan ULUDAĞ GAZETESİnde köşe yazarlığı yapıyorum. Gazetede ki son yazım tavuk ve kırmızı et ile ilgili. Çok tartışılan ve merak edilen bir yazıydı. Blogumda da paylaşmak istedim.



TAVUK ETİ Mİ KIRMIZI ET Mİ?
Son zamanlarda tavukları o kadar çok yerden yere vuruyorlar, okadar çok iddia atıyorlar ki bir uzman olarak benim bile bazen kafam karışıyor. Hangisi iyi, hangisi kötü? Et mi yiyelim tavuk mu? Her kanalda bir uzman, her gazete de bir yazı. Balık yemeyin ağır metal var, et yemeyin kolesterolünüz yükselir, tavuk yemeyin hormonlarınız bozulur…Bunlar gibi bir sürü karışık bilgi. Peki ne yiyerek protein ihtiyacımızı karşılayalım? Çocuklarımıza ne yedirelim?
Evet doğru, gıda sanayisi daha çok üretim yapabilmek için hayvansal ürünlerde, tabi iki bitkisel ürünlerde de ilaçlama, gübreleme, antibiyotikli yemler, ilaçlı sular kullanıyor. Bu sayede hayvanların etinden,sütünden,yumurtasından daha çok verim alıyor. 1 dönemde meyve vermesi gereken bitkiden 3-4 dönemde meyve elde edebiliyor. Seralarda her mevsim her besin yetişiyor. Peki bunlar sağlığa ne kadar zararlı? İsviçreli bir bilim adamı olan Paracelsus’un  bir sözü vardır. Biz bu sözü sürekli kullanılırız. “Her şey zehirdir, mühim olan dozdur”.  Suyun bile fazlasının toksik özelliği vardır. Vücudumuzun bir immün sistemi, bir boşaltım sistemi, bir detoksifikasyon yani toksinleri temizleyici sistemi vardır. Eğer siz vücudunuzun tolere edebileceği derecede yabancı maddeyi dışarıdan alırsanız bunu kolaylıkla vücudunuz temizler. Size bir zararı olmaz. Yalnız dozu aşan her şeyde olduğu gibi, gıda katkı maddelerinde, yem antibiyotiklerinde,  tarım ilacı kalıntılarında, gübre kalıntılarında, tavukların kas dokusunda birikim yapmış antibiyotik ilaçlarında, hormon iğneleri yemiş dananın etindeki birikimlerde abartıya kaçarsanız sonucunu bizim de henüz bilmediğimiz deformasyonlar görülebilir. Yani yine konunun başına dönersek, haftada 1 defa yediğiniz tavuk,haftada2 defa balık yiyebilirsiniz.
Peki tavuğu illa yemek zorunda mıyız? Tabiî ki değilsiniz. Tavuk yerine hayvansal proteinlerden  kırmızı et veya hindi eti yiyebilirsiniz. Kırmızı etin tavuk etine göre demir ve çinko içeriği daha yüksektir. Özellikle kansızlığınız varsa kırmızı eti tercih etmelisiniz. Tavuk etinin ise kolesterolü kırmızı ete göre çok daha azdır. Dolayısı ile damar tıkanıklığı veya kolesterol yüksekliğiniz varsa balık ve tavuk etini ağırlıklı olarak tercih edebilirsiniz.
Sağlıklı beslenme kurallarının en bilineni çeşitli beslenmedir. Tabaklarınız gökkuşağı gibi rengarenk  olsun. Tek tip beslenmekten uzak durun.  Tavuk, balık, hindi ve kırmızı eti haftaya yayarak tüketmeye çalışın. Sebzeler ise olmazsa olmazınız olsun. Dozunu aşmadığınız müddetçe hiçbir şey zehir değildir bunu da unutmayın. Sağlıklı haftalar dilerim.
DYT.BAŞAK KEFELİ 

21 Kasım 2014 Cuma

GELDİ KEREVİZ ZAMANI




Kereviz çok değişik bir sebze.  Eminim bazılarınız ömrünüz boyunca tadına bile bakmamışsınızdır. Ama benim gerçekten en sevdiğim sebze desem yalan olmaz. İnanılmaz sağlıklı, kanser savar bir besin. İçinde kükürt bileşenleri olduğundan daha pişmemiş hali bile kokuyor. Ama bu koku aslında sağlığın kokusu. Literatüre geçmiş en sağlıklı bileşenler kerevizin içinde bulunuyor. 

Bu sebzenin tek sıkıntısı pişerken kokması ve bu kokunun sevilmemesi. Benim tavsiyem ise şu: Kerevizi pişirirken içine güzel koku yayan besinler katın. Mesela havuç ve ayva kullanabilirsiniz. Ayvayı zeytinyağı ile karamelize edin. Bu muhteşem kokmasını sağlayacaktır. Ayrıca çok sık kullanılan bir diğer yöntem de kerevizin içine portakal suyu ve portakal dilimleri eklemektir. Mandalina da kullanabilirsiniz.Tencerenin kapağını açtığınızda portakal kokusu sizi mutlu edecektir. 

Kış döneminde haftada 1 defa bile olsa kereviz pişirmenizi tavsiye ediyorum. Sağlığınıza sağlık katmak için. 



cafefernandonun bu fotoğrafı sizce iştah açmıyor mu?
 

10 Kasım 2014 Pazartesi

SUYUNU MU SIKMALI DİREKT Mİ YEMELİ?






Etrafınızda meyve yemeyip, meyvenin suyunu içen birçok kişi tanıyorsunuzdur. Gün içinde bana da en çok gelen sorulardan biridir bu: meyve  yerine suyunu içsem olmaz mı? Bakalım olur muymuş! 
 
Meyvelerin suyunda ağırlıklı olarak C vitamini bulunuyor. Lif, kanserden koruyucu bioflavanoidler, karotenoidler meyvenin etli kısmında bulunuyor. Özellikle portakal ve mandalina da acı kabuğun hemen altındaki beyaz bölüm biyoflavanoid açısından çok zengin. Bu maddeler kanser önleyici olarak biliniyor. Ayrıca meyvenin posası bağırsakları çalıştırıyor. 

Meyvenin suyunu sıkmak çok sayıda vitamin ve aktif madde kaybına sebep oluyor. Özellikle metal aksamlı meyve sıkıcıları sanki c vitaminini öldürmek için tasarlanmış. Kesinlikle sıkıcıların meyve ile temas eden bölümlerinin metal olmaması gerekiyor. Ayrıca meyveleri toplu sıkıp dolaba koyan da çok tanıdığım var. Bu da meyve suyunda ki  karatenoidleri, folat ve c vitaminini yok ediyor. Bunların dışında hazır meyve sularını anlatmama gerek yok sanırım. Hazır meyve suları,  içinde vitamin namına bir bileşen kalmamış  aromatik sulardır. Eğer çocuklarınıza meyve suyu içirmek istiyorsanız evde kendiniz sıkın. Siz de meyvenin direkt olarak kendisini tüketin.
Sağlıklı günler dilerim

SAYGIYLA VE ÖZLEMLE ANIYORUZ


Bir kadın olarak bana verdiklerin için, halkıma verdiklerin için, dünyaya kazandırdıkların için, büyük ve ulu bir önder olduğun için, özgürlüğü ve demokrasiyi Tük halkına yaşattığın için sonsuz teşekkürler. Ruhun şaad olsun Atatürk!

1 Kasım 2014 Cumartesi

MANTAR SEVENLER EL KALDIRSIN





Mantar hakkında etrafta çok şaibeli bilgiler dolaşıyor. Bu lezzetli besine sebze diyenler de var et diyenlerde.  Ben de bir mantar aşığı olarak konuyu aydınlatmak istedim.
Mantar ne sebzedir ne de et. Mantar “mantar grubunun” bir besinidir. Yani özeldir,farklıdır. Sebze kadar lifi vardır. Dolayısı ile kabızlık için birebirdir. Kalorisi inanılmaz düşüktür. Hem çiğ olarak hem de pişirerek rahatlıkla tüketebilirsiniz. 4-5 adet mantarda yalaşık 15 ünite D vitamini vardır. Tabi ki bu d vitaminini kullanımı vücudumuzda fazla yüksek değil ancak yine de destektir.
Mantarın kolesterolü yoktur. Sodyumu ve karbonhidratı çok düşüktür. Hem şeker hem de kalp hastaları son derece rahatlıkla tüketebilir. Ayrıca folik asit ve selenyum deposudur. Doğurganlık çağındaki kadınların tüketmesi önerimdir. Antitümoral, antiviral ve antibakteriyal özellikleri vardır, bağışıklığımızı kuvvetlendirir.
Aslında mantar hakkında Koreli bilim adamları oldukça yoğun çalışmalar yapıyor. Ve önerileri haftada 3 gün mantar tüketilmesi yönünde. Ülkemizde de mantar tüketimi azımsanacak kadar değil. Türk halkı mantar seviyor. Sadece ön yargılıyız. Bu kadar faydası olan bir besine karşı daha ılımlı bakmalıyız. Mantarı yemeklerinizde daha bol kullanabilirsiniz.


NOT: Mantarla ilgili tariflere ulaşmak için TIKLAYINIZ.  MANTARLI OMLET